carry on with

işine devam etmek Fiil
birisiyle mercimeği fırına vermek.
They say he carried on with a neighbor girl.
sürdürmek Fiil
icra etmek Fiil
...'nın ticaretinıyapmak Fiil
biriyle münakaşayı sürdürmek Fiil
birsiyle münakaşaya girişmek/tutuşmak.
beyond controversy: tartışılamaz, su götürmez, gayrı kabili
münakaşa.
Question which has given rise to much controversy: Çok tartışmalara yol açan sorun.
They were having a great controversy: Aralarında şiddetli münakaşa/anlaşmazlık çıkmıştı.
şimdilik.
Here's $5 to be carrying on with; I'll give you more tomorrow: Şimdilik şu 5 doları al, yarın daha fazla veririm.